Bir defasında
- Şehitler ölmezmiş öyle mi komutanım dedim
- Öyledir dedi. Ölmezler.
- Madem ölmüyorlarsa biz Ahmet'i neden bayrağa sardık da dağdan indirdik? Neden cenaze namazı kıldık? Ahmet'i neden tabuta koyup da memleketine gönderdik? Ölmediyse Ahmet'in yirmi yaşındaki karısı neden dul kaldı? Ölmediyse Ahmet'i neden gömdüler? Diri adam gömülür mü hiç? Şehitler ölüyorlar Komutanım şehitler ölüyorlar...
Komutan yüzüme baktı kaldı.
Ahmet'in üç aylık bir kızı vardı. Resmini göndermişler. Bir sevindi bir sevindi Hepimize gösterdi."Bundan sonra bana düzgün davranın ben artık kız babasıyım.- diyordu. Ahmet'i bayrağa sarınca bayrak ıpıslak oldu. Ölünce insanı kanı donarmış onunki donmadı. Oldukten sonra yüzü bir aydınlandı bembeyaz oldu. Pırıl pırıl oldu. Dağda dolaşırken insan güneşten kapkara oluyor. Ahmet de kararmıştı ama ölünce yüzü bembeyazdı. ölmeden önce "Anama deyin benim için ağlamasın." demişti. Söylemişler. Ahmet'in anası hiç ağlamamış. Sarılmış tabutu bir öpmuş. hiç ağlamamış hiç... Dört gün sonra da ölmüş. Dort gün sonra onu da gömmüşler...
Ahmet'in öcünü alamadım. Makarada fişek bitti. Bir dahaki sefere fişek biterse kasaturayı çekeceğim.Ahmet "Abi bana yardım et." dedi. Edemedim. Ahmet'in kanı değdi ellerime kıpkırmızı oldu. Bazı kere gene Ahmet'in kanı oluyor ellerimde yıkıyorum çıkmıyor...