"Pakistan’daki uzun ikametimde, Ruslara karşı yapılan Afgan cihadından beri oraya gitmemede, Taliban zamanında ve sonrasında Afganistan’daki İslam İmaretinin Amerikalılar ve Pakistan hükümetinden onlarla olan mürtet yardımcılarının eli ile yıkılmasından sonra da oradan kalma müddetimde beni bu risaleyi yazmaya iten önemli bir mesele dikkatimi çekti.
Bu konu: Pakistan’daki sadık mücahidlerden, ihlaslı talebelerden ve hayırlı alimlerden müminler ve salihler Pakistan hükümetinin emniyet ve istihbarat birimleri tarafından art arda güvenlik saldırıları, tutuklanmalar ve imtihanlar içinde olduğu meselesiydi. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Ancak bunların en önemlisi; bu güzel insanların emniyet asılları; hareketin, iletişimin ve yerine getirdikleri faaliyetlerin sırlarını koruma hususundaki genel cehaletidir. Her gün polislerin ve istihbarat birimlerinin cemaat ardından başka bir cemaati ve bir grup ardından başka bir grubu tutuklama haberleri geliyor. Bu mücahidlerden ve salihlerden Allah yolunda cihad etmek isteyen bir grup veya cemaat toplanacak olsa, istihbarat birimleri bu kardeşlerin amelleri daha başlamadan veya başladıktan kısa müddet sonra hemen olayı açığa çıkartıyor."
EBÛ MUS'AB ES-SÛRÎ