Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki siyasi hareketlilik Osmanlı aydınları üzerinde de köklü değişimler yarattı. Osmanlı aleyhine işleyen siyasi süreç Arap aydınlara da bazı fikrî savrulmalar yaşattı. 1919 yılına kadar yazı ve düşünce hayatını Osmanlıcılık ekseninde sürdüren Sâtı Bey de bu önemli aydınlardan biridir. Savaş sonrasında aldığı kararlar neticesinde hayatında ömrünü Arap dünyasının çeşitli bölgelerinde sürdüreceği yeni bir sayfa açmış ve "Sâtı Bey"den "Sâtı el-Husrî"ye dönüşümünü açıkça belirginleştiren Arapçılık fikriyatının en önemli savunucularından olmuştur.
Hilmi Ziya Ülken'in "Meşrutiyet'ten sonra Maarif'te eğitim sisteminde ilk modern hareketi uyandırdı" diye tanımladığı Sâtı el-Husrî vefatına dek sürecek olan yaşamının bu ikinci devresinde Arap ülkelerindeki faaliyetleriyle öne çıkmış bir fikir ve eylem adamıdır. Osmanlı ülkesinde çok sayıda dergi ve gazetede kaleme aldığı yazılarda ve konferanslarında eğitim ve çalışma azmi gibi konulara önem atfetmiş ve bu meseleleri Avrupa'dayken edindiği izlenimler muvacehesinde incelemiştir. Bu süreçte başta Ziya Gökalp olmak üzere ilim adamlarıyla girdiği tartışmalar fikir tarihimizin unutulmaz örneklerindendir.
Tarihçi William L. Cleveland "Arap milliyetçiliğinin filozofu" olarak tanınan Sâtı el-Husrî'nin Osmanlıcılıktan Arap milliyetçiliğine kayan portresini incelediği kitabında onun 1919'a kadar ana dili olan Arapçayı yazılarında hiç kullanmadığını belirtir. Bu tarihten sonraki faaliyetlerinin merkezinde ise Arap dili ve kültürü olmuştur.
Yazarın Milliyetçilik Aynasında Dil ve Edebiyat başlığıyla tercüme ettiğimiz bu eseri çeşitli tarihlerde yazdığı yazıların yine yazarın tercihiyle bir konu bütünlüğü dahilinde kitaplaştırılmış şeklidir. Okur Arap dil ve edebiyatına dair görüşlerin çeşitli açılardan ele alındığı eserde bugün hâlâ farklı düzeylerde de olsa canlılığını koruyan meseleleri bir Osmanlı-Arap aydınının bakış açısından görme fırsatı yakalayacak ve dönemin dil kültür ve edebiyat tartışmalarına tanıklık edecektir.