Değerli kardeşlerim! Herşeyin yaratıcısı ve yegane hâkimi olan Allah (subhanehu ve teâlâ) insanı yarattı ve bu yaratmadan sonra insanları başıboş bırakmayıp; Dünya ve ahiret saadetine ulaşacakları hidayet ve iman yolu ile dünya ve ahirette zelil ve hakir olacakları delalet ve bâtıl yolları onlara gösterdi. Onlara hak ve bâtılın tüm durumlarını tafsilatlı şekilde açıkladı. Ancak ne yazık ki insanların çoğu dünya ve ahirette izzet ve şerefin, kurtuluş ve aydınlığın kaynağı olan iman ve hidayet yolunu terkedip, zillet ve alçaklığın, karanlık ve helâkın kaynağı olan bâtıl yollara dalmışlardır. Hâlbuki Alemlerin Rabbi olan Allah (subhanehu ve teâlâ) onlara bu iki yolun bitiminde, karşılaşmaları kaçınılmaz olan sonu haber vermiştir. Hidayet yolunun sonu, sonsuz nimet ve mükafatların olduğu cennet, bâtıl yolların sonu ise, sonsuz azap ve perişanlığın olduğu cehennemdir.
Peki bu mesele bu kadar açık ve net iken nasıl oluyor da insanlar hidayet yolundan daha ziyade bâtıl yollara meylediyorlar?
İşte bu eserimizde bu suâlin cevaplarını irdelemeye çalıştık.