Türklerin Orta Asya'dan çıkıp Anadolu'ya yerleşmek için göç etmeleri serüveninde Güney Kafkasya'nın özel bir yeri olmuştur. Ancak bu yöre ile ilişkilerimiz bütüncül bir yaklaşımla yeterince irdelenmemiş ve ilişkilerin seyri üzerinde yeterince durulmamıştır. Oysa Büyük Selçuk ve Osmanlı İmparatorlukları ile Türkiye Cumhuriyeti'nin Güney Kafkasya ile ilişkilerinin özel bir niteliği olmuştur. Dışişlerinde 40 yıla yakın bir süre çeşitli kademelerde çalıştıktan sonra Büyükelçi payesine ulaşan yazar bir yandan babasının Azerbaycan kökenli olması öte yandan da Sovyet Rusya'nın dağılıp Güney Kafkasya ülkelerinin de bağımsızlıklarını kazandığı dönemde Dışişleri Bakanlığı'ndaki görevi nedeniyle bu ilişkileri daha yakından inceleme gereğini duymuş ve sonuçta elinizdeki kitap ortaya çıkmıştır. Candan Azer elindeki olanaklarla Anadolu'ya yerleşmemizde bir köprü işlevi gören Güney Kafkasya ile ilişkilerimizi tarihî perspektiften incelemiş ve gözden kaçmış veya yeterince irdelenmemiş olayları gelişmeleri kâğıda dökmüştür. Bunu yaparken I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nun bölgedeki etkiliklerinde görev üstlenmiş olan babasının notlarını da gün ışığına çıkartmış. Azer Dışişleri Bakanlığı'ndaki görevi nedeniyle de içinde bulunduğu bölgeye yönelik politikalarımızın oluşumunu yapılan kritik toplantı ve görüşmelerin içeriğini de kamuoyumuzla paylaşmaktadır. Bu bağlamda Azerbaycan'daki iç gelişmeler ve bu gelişmelerde Türkiye'nin oynadığı rol ve Ermenistan'la o dönemde yapılan diplomatik ilişki kurma görüşmeleri ile Dağlık Karabağ sorunu hakkında da çarpıcı açıklamalarda bulunmaktadır.