Türkiye resmî tarih algısını nihayet sorgular hale geldi. Ancak tarihe farklı yorumlarla farklı perspektiflerden bakılabileceği henüz yeterince anlaşılmış değil. Belki de bu anlaşılamadığı için bugün Türkiye toplumunda bu kadar keskin gerilimler yaşanıyor.
Elinizdeki kitap bugünün önemli meselelerini kökenleri ile birlikte farklı bakış açılarıyla görebileceğiniz bir yol haritası sunuyor. Bunu yaparken de Cumhuriyetin kadınları gayrimüslimleri Kürtleri ve dindarları nasıl gördüğünü ötekileştirdiklerine nasıl davrandığını; açıkçası 'Cumhuriyetin Demokrasiyle İmtihanı'nı ortaya koyuyor.
Alanında uzman ve birbirinden farklı bakış açılarına sahip isimleri okurken zihninizde yakın tarihle ilgili yeni pencereler açılacak.

Siyaset Bilimci Ahmet Yıldız'ın kitapta söyleşi yaptığı isimler:

Şükrü Hanioğlu: "İttihat ve Terakki'nin getirdiği sorunları aşmak gerekiyor."
Kemal Karpat: "Demokrasi Türkiye'nin menfaatinedir."
Feroz Ahmad: "Kemalist devrimin kökleri Abdülhamid ve öncesine dayanır."
Tanıl Bora: "Türk devlet geleneğinin efsaneleştirilmesi demokrasiye engel."
Mehmet Ali Kılıçbay: "Türkiye pek çok tabuya sahip."
Ayhan Aktar: "Türkiye siyasetinde milliyetçilik ana damardır."
Mümtaz'er Türköne: "Birçok Avrupa ülkesinden önce Osmanlı'da demokrasi vardı."
Metin Heper: "Atatürkçülük bir ideoloji değildir."
Alfred Stepan: "Türkiye'de yapılan anayasaların hiçbiri demokratik değil."
Ahmet T. Kuru: "Türkiye aktif laikliğin hâkim olduğu bir ülke..."
John Esposito: "Türkiye'deki sekülerlik anlayışı dinle problemli."
Ayşe Kadıoğlu: "Türkiye'de milliyetçilik devletin bir aracı gibi."
Andrew Arato: "Bu anayasa ile Avrupa Birliği imkansız."
Ömer Taşpınar: "Kapitalizm eksikliği ile demokrasi eksikliği bağlantılı."
Şahin Alpay: "Elitler demokrasiye itimatsız."
Jenny White: "Türkiye'de insanlar grup esaslı kimliklerle sınırlanmış."
Hüseyin Hatemi: "Hâkim laiklik anlayışı çok yanlış."
Altan Tan: "Sorunun adını doğru koyalım: Kürt Sorunu."
Mehmet Seyitdanlıoğlu: "Osmanlı İmparatorluğu bir sentez bileşkedir."
Mehmet Altan: "Kemalizm'de demokrasiye yer yok ama..."
Hikmet Özdemir: "Başka ordumuz yok."