Bu Kitabın Geliri Doğu Türkistan Müslümanları İçin Kullanılacaktır.
Şimdi size Şam topraklarındaki mücahidlerin en hayırlılarından olan bir gurubu örnek vereceğim.
O yiğitler Türkistan yiğitleridir. O yiğitler sadık yiğitlerdir.

Allah'a yemin olsun ki cihada imtihan ve belaya onların sabır ettikleri kadar sabır gösterenlerin örneklerini görmedim.

Ribat ettikleri Sahil Ğab'ta onları ziyaret ettim. Onlardan bir grup ile hendeklerin birinde oturdum ve onlardan birine sordum: "Kaç gündür hendektesin? Ne zaman nöbetin bitecek üst başını değiştirip dinlenmek için ne zaman döneceksin?" Bana dedi ki: "35 gündür bu mevkideyim ve buradan ayrılmadım."

"35 gün mü?" dedim "Evet." dedi sonra "Neden şaşırdın ki ey şeyh?" dedi. "Bu uzun bir süre." dedim. O da şöyle dedi:  "Sadece ben değil burada bulunanların hepsi 35 gündür burada Allah resulü (s.a.v.) en uzun ribat 40 gündür demiyor mu?"

"Evet öyle." dedim. Bunun üzerine "Burada hepimiz bunu uygulayan adamlarız 40 gün ribatta kalıyor 2 gün dinlenip tekrar 40 gün ribat ediyoruz." Dedi.

İşte Allah'ın dini böyle müdafaa edilir. İşte akide böyle savunulur. İşte Allah resulünün (s.a.v.) ashabını böyle savunuruz. (Şeyh Abdullah El Muhaysini)
"Ben kıyıya yaklaştıkça çığlıklar yankılandı ve ben ulaşana dek tüm çığlıklar kayboldu. Geriye baktığımda tek gördüğüm en küçük kızımın kıyıya vuran küçücük ayakkabısıydı... Bir sonraki gün polis 6 ceset buldu; erkek kardeşim onun iki kızı benim iki kızım ve karım. Yüzleri berrak ve aydınlıktı sanki uzun bir yolculuktan sonra dinleniyor gibiydiler. Yetkililer onları gömmemi söyledi. Ben de onları kendi ellerimle sırayla gömmeye başladım.

Polisler ve etrafımı saran kadınlar dahi bu görüntünün ağırlığından etkilenmiş olsa gerek hepsi bana destek olup yardımcı olma teklifinde bulundu. Bir sonraki gün komşu ülkeye -yaklaşık 10 ay kalacağım ülkeye- olan yolculuğuma devam ettim. Tüm arayışlarımın sonu olan topraklara cihad fisebilillah olan topraklara kutsal Şam topraklarına!"