Feyiz alabilmek için kalbi hazırlamanın keyfiyeti şudur; hayal ve duyularını dünya ve diğer şeylerden bütün manevi hallerden hatta kendi varlığından bile alakasını kesip bütün masivayı unutur gibi olmalıdır. Ve mürşidin kalbinden ilahi feyzi talep eder halde bakışını mürşidin kalbinin derinliklerine atıp kalbini mürşidinin kalbine bağlamış ve feyz aldığını mülahaza etmelidir. Öyle ki zatı mukaddes (celle şanühü) den gafil olmaksızın gayet susamış çokça talep tazarru ve muhabbet ettiği bir şekilde feyzi beklemelidir. Ve (mürid); kalp açıldığında feyzi ilahi denizler misali olup kalbe reveccüh eylediğini itikat etmelidir. Kendisi her ne kadar bu durumu idrak etmezse de öylece itikat etmelidir. Zira idrak feyzin ulaşması için şart değildir. Bilakis şart olan talep ve o anda feyzin ulaştığına ikandır (kesin olarak inanmaktır).