Geçmiş bir döneme ait olan ve bugünün dünyasından kopuk gözüken bir felsefe metni meşru bir şekilde nasıl sahiplenilir? Bir metnin "nesnel" olarak yorumlanması mümkün müdür? Yoksa okur her zaman üstelik de etkin bir şekilde araya mı girer?
Fransız filozof Paul Ricoeur'ün hermeneutiği bu tür sorunları derinlemesine tartışma imkânı sunar. Ricoeur için bir metnin temellük edilmesi yani okurun onu kendine mal etmesi tarihsel mesafenin kapatılması sayesinde anlamın doğrudan okurun dünyasına hitap etmesidir. Bu esnada bir "hermeneutik yay" katedilir. Ricoeur bir yandan aşırı yorum riskine karşı okuru dönüştüren bir temellük kuramı geliştirirken diğer yandan okurun dünyasını dışlamamak için semantik yenileşim imkânı sunar. Her iki durumda da değişimin aracı ise tahayyüldür.
Selami Varlık elinizdeki kitabıyla sadece Paul Ricoeur'ün felsefi dizgesinin ayrıntılarını ortaya koymakla kalmıyor bir felsefeci olarak Ricoeur metinlerini temellük ederek yeni anlam arayışlarına da açılıyor.